26 Şubat 2015 Perşembe

Riva gözlemi 2010

 

1Mayıs’da yolların kapanma olasılığını hesaplayarak biraz erken bir vakitte Levent’te idim.6:30 da Hürmüz geldi.Hülya gelememiş,son anda gelebileceği söylenen Ergün arabada yoktu.Dilek ve Serhat’ın da gelmesi ile Riva’ya doğru yola düştük.Capitol önünde İhsan ve oğlu Güney ile buluşacaktık.Daha sonra daha pratik bir yol önerdi Hürmüz;Riva’da köprü üstünde buluşmak.Yola devam ettik.Acarkent ve Beykoz Konaklarını geçip Riva’ya yöneldiğimiz güzergah üzerinde yoğun bir sis vardı.Görüş mesafesi neredeyse 5-6 metre gibiydi.Çeşitli senaryolar eşliğinde ki bunların içinde sisin içinden şoförsüz bir tır’ın üstümüze doğru gelmesi beklentisini içerende vardı Riva’ya ulaştık.

Kahvaltı yapmak ve İhsan’ı beklemek için pastane’ye girdik.İlk tanıdık sima Selim Şevkioğlu oradaydı.Bize görebileceğimiz türlerden bahsetti ve masamıza konuk oldu.Bir süre sonra Hakan Bey ve Olcay Bey geldiler onlarla da fikir alışverişinde bulunduk görebileceklerimiz ve bizi bekleyenler konusunda.İhsan ve taze kuşçu Güney’in gelmesi ile gözlemimize başladık.

İlk durağımız sazlıkların olduğu dere kıyısıydı.Bülbül seslerinin yoğunluğu ve sabahın dinginliği ile bizi Saz Delicesi ve bütün narinliği ve güzelliği ile taze yeşil ağaçta eşsiz bir görüntü sergileyen Küçük Ak Balıkçıl karşıladı.Bülbül önümüzdeki ağaçtaydı bütün çaba ve sabrımıza rağmen kendisini göremedik.Ses bir yakınlaşıyor bir uzaklaşıyordu.O kazandı biz sadece güzel sesi ile yetinmeye razı olduk.Yoldan yürüyerek ileriye doğru yol aldık bülbül seslerinin eşliğinde.Yeşil Düdükçün,Saz Tavuğu,Kamış Bülbülü kayıtlarımızın devamını oluşturdu.Yabani menekşe çeşitleri,alacalı acı baklalar,pembe,beyaz trifoliumlar zemini kaplamışlardı.Doğa hem renk çeşitliliği,hem de parfüm salımı ile gözlerimize,burnumuza sabah serinliğinde bülbül seslerinin eşliğinde nefis tatlar sunuyordu.Yol kenarındaki taşın üstünde ve duvarın üstünde onları bol, bol izlememize izin veren Boz Kuyrukkakan ve Kuyrukkakan kayıtlarımıza eklendiler.

Ergün ve Nevzat Bey bize burada dahil oldular.Yolda ve daha sonra da arazide sık ,sık Trakuş fotoğrafçıları ile karşılaştık.Her zamanki espri yapıldı;Kuş dan çok Kuş Fotoğrafçısı vardı etrafta.

Riva çayırlarına doğru yöneldik.Elektrik tellerinin üstü Kırlangıçlarla doluydu.Yolda Tarla Çintesi ile dala konmuş Kızıl Sırtlı Örümcek Kuşu arabalardan inip gözleme orada başlamamıza sebep oldu.Daha sonra gün boyunca birçok yerde Kızıl Sırtlı Örümcek Kuşu’na rastlayacaktık.Her yerde Ötleğenler beyaz çiçeklerini açmış Laden lerin arasına girip çıkıyorlardı.Yuva hazırlıkları vardı büyük ihtimal,onlarla birlikte Kırlangıçlarda tepemizden hiç eksik olmadı.

Arabaları bıraktık ve çayırlık alanın içine doğru ilerledik.Yerlerde beslenen Orman Toygarı,Bozkır Toygarı uzun süre onları izlememize izin verdiler.Etraftaki dalların,çalıların üzerinde Maskeli Ötleğen,Akgerdanlı Ötleğen,Kiraz Kuşu,Çayır Taşkuşu, Kır İncirkuşu kayıtlarımızın devamını oluşturdu.Daha sonra bol miktarda göreceğimiz Aladoğanların ilkleri ile burada karşılaştık.Araziye çıkan Kuş Gözlemcisinin istek ve dilekleri bitmez,biz bu kuşu ah birde tele konmuş görseydik,doya doya izleseydik.Eh 200-250 metre sonra buda gerçekleşti.Elektrik tellerinde birkaçı konmuştu.Hem fotoğraf çektik hem bol, bol izledik.Bu kuşun sonraki sürprizi bizi daha mutlu etti.Hürmüz tellerin altındaki çıplak alanın ki minik bir tepe oluşturmuş bir alandı bu Arı Kuşlarının yuvası olduğunu söyledi.Şimdi görünen yuvaların bozulmuş olduğuydu.

Arazinin içine doğru daldık.Hep etrafa yada gökyüzüne bakmıyorduk tabi ki,yerdekilerde bizi çok ilgilendiriyordu.Daha önce yeşilinden başkasını görmediğimiz şaşırtıcı güzelliği ile Peygamber Devesi elden ele dolaşarak bizlerle mecburi bir tanışma faslı yaşadı.

Arabaların olduğu yere doğru alanın içinde geniş bir yuvarlak çizerek ilerledik.Akgerdanlı Ötleğenler yine çalıların üstündeydi.Biraz ilerisinde Karabaşlı Çinteler kısa aralıklarla çalıların tepesinde dizilmiş ötüşüyorlardı.Güzelliklerine hayran kalarak bol,bol gözlemledik.Siyah ve sarı renklerin bu kuşların üzerindeki gözlere şenlik olan estetik görüntüsü uzun süre bundan bahsederek onları izlememize sebep oldu.

Yukarıdaki düzlük alana çıktığımızda Aladoğan sürprizi ile karşılaştık.13 Aladoğan önümüzdeki alana sortiler yapıp topladıkları avlarını havada ağızlarına götürüp yemekle meşguldüler.Biz umurlarında bile değildik.Dişi ve erkek Aladoğan farkını bu beslenme şölenini izleyerek özümsedik.Ergün’ün deyimiyle ;evet Aladoğan izlemeye doymuştuk.Her tarafta kırlangıçlar uçuyordu.Bizler bu şöleni terk edip sazlıklara inmek için arabalara yöneldik.Orada Riva gözlemimizi sonlandırıp,devam eden göçü izlemek için Sarıyer keskin viraj’a gidecektik.

Kuşların dışında bu alan otsu ,bodur bitkilerle,yumrulu ve soğanlı bitkilerle doluydu.Yabani menekşe ,geranium çeşitleri,mis gibi kokan asa otları ile ,genista iydialarla,ranunculuslarla,fiğ çeşitleri ile doluydu ve Ladenler her taraftaydı.Dip kısımdan yukarıya doğru çıkarken yer yer sümbüllerde gördük.

Yol üstünde dereye yakın yerde sürünücü trifoliumlar büyük bir alanı kaplayarak pembe bir zemin oluşturmuşlardı.Güneşinde etkisi ile etrafa nefis bir koku yayılmıştı onlardan gelen.

Sazlık kenarında Yeşil Düdükçünlerle tekrar karşılaştık.Aralarında birde Dövüşgen Kuş vardı.Saz Kamışçını ve Kamış Bülbülü seslerini dinledikten sonra Riva’yı yakın zamanda tekrar gelme arzusu içinde bütün bu güzellikleri ile bırakıp Sarıyer’e doğru yola koyulduk.

Cemil Bey her zamanki yerinde su deposunun üstündeydi.Bir kısmımız aşağıda bir kısmımız yukarıda Cemil Bey’e eşlik ettik.Serhat Bey ve Hami Bey geldiler.Yoğun bir göç olmasa da Bozkır Kartalı,Küçük Orman Kartalı,Büyük Orman Kartalı,Arı Şahini,Kara Çaylak,Yılan Kartalı,Şahin,Aladoğan,,Kerkenez izlediklerimiz arasındaydı.Sabah geçmiş olan Pelikanların güzelliğini Cemil Bey’in anlatımıyla yaşadık.

Bir kısmımız Hami Bey ve Serhat Bey’e eşlik ederek Cılıbıt görme isteği ile Garipçe’ye gittik.Görmeyi başaramadık ama köyün içinden geçerek yola çıkmaya çalışırken Kuyrukkakan ve telde tünemiş iki Üveyik günün son gözlemleri oldu.Köy çıkışında çevrelenmiş bir arazinin kapı girişinin üstündeki betondan yapılmış boğaz köprüsü görüntüsü,köprü yapma isteğinin pek de yeni çıkmış bir karar olmadığının göstergesi gibiydi.Her yerde bir satılık tabelası vardı nerdeyse.

Göç noktası, manzarasının güzelliği sebebi ile bir çok ziyaretçi barındırıyor gün içinde.Hafta sonu olmasından dolayı ziyaretçi sayısı diğer günlere nazaran daha çok oluyor.Genelde gelenlerin eğilimi arkadaki manzarayı fon olarak kullanıp fotoğraf çektirmek.İlginç olan son zamanlarda ziyaretçilerinin;nefis bir manzarası var köprü çok güzel yere yapılıyor demesi.

Bütün günün güzelliğini bu cümlelerin ve gerisindeki düşüncelerin bozmasına izin vermedik.Güzel ve verimli bir gün geçirmiştik.Bol ötücü azımsanmayacak kadar da yırtıcı bir o kadar da çiçek,böcek görmüştük.

Tüm bu güzellikleri anı defterimize,hafızalarımıza yazıyoruz ilerde göremeyecek olanlara
anlatmak için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder