8. Eskikaraağaç Leylek Şenliği oldukça sıcak bir hafta
sonunda gerçekleşti.Her yer genç doğasever ve meraklılarla doluydu.Köy halkı
senede iki gün meydanı dolduran sokaklarına akan bu kalabalığa belki kazanç
kapısı olarak bakıyor çoğunlukla ama Leylekleri de seviyor,gelen insanları
da.Kültürümüzde kutsal sayılması belkide Leyleği koruyan.Aslında geçmiş yıllara
göre sayıları azalsa da Turnalar kadar sıkıntı verecek duruma gelmesi biraz zor
görünüyor şimdilik.İnsanlara yakınlığı ve bu sene gördüğümüz kadar yavru
sayısındaki artış süreci uzatır demek lazım herhalde.Tabi aynı zamanda yiyecek
bulacağı alanlar verimliliğini kaybetmediği sürece,bozulmaya uğramadığı
sürece.Neden böyle düşünüyoruz dersek her doğal alan gibi ki Ramsar alanı
sayılsa dahi tehlike çanları burası içinde çoktandır çalmakta.
Bu seneki Gölyazı Çalıştayı Uluabat Gölü ve
Leyleklerin Geleceği içeriği ile gerçekleşti.Bayrak töreninde Köy Muhtarının ve
Nilüfer Belediyesi Başkanının
birlikte çalışmanın önemini vurgulayan hem görüntüsü hem konuşmaları
köye ve bu şenliğe olan bağlılığı kanıtlar bir görüntü oluşturdu.
birlikte çalışmanın önemini vurgulayan hem görüntüsü hem konuşmaları
köye ve bu şenliğe olan bağlılığı kanıtlar bir görüntü oluşturdu.
Çalıştay’a bu sene Bosch destek vermiş ve Büyükşehir
Belediyesi de iş paylaşımında olma sözü ile şenliğe dahil olmuş.Şenlikte oluşan
aksaklıklar çok sesli bir uygulamanın beraberinde getirdiği iletişim
kopukluklarından kaynaklanmış ve şenliğe senelerc e gönül vermiş ve kotarmış
olanları da aşmış bir noktadan sonra.Şenlikdeki en büyük eksiklik biz kuş
gözlemcilerine göre daha fazla kuş gözlem topluluğu ve derneklerin burada
olmaması idi.Doğa derneği neden yoktu?Doğa Araştırmaları Derneği neredeydi?Çocuklar
hep İlker’i sordu.Kağıttan yapılan Turnayı unutmamışlardı.
Cumartesi akşamı konser gündüz kalabalığını nerede ise
ikiye katladı.Leylekler yuvalarında,insanlar Moğolların şarkılarında,çadırlar
atılmış uzun zamandır görüşmeyenler buluşmuş,ateşler yakılmış.Konser çok uzun
değildi,sanırım Leylekler’in rahatsız edilmemesi düşünüldü,eğer düşünülmedi ise
bile yeterli bir konserdi amacına hizmet eden; sevilen müzik insanlarının
şenliğe destek vermesi önemli.Kalabalık
kitlelere hitap ediyorlar çevreye olan duyarlılıkları,kuşları ve doğa severleri
desteklemeleri çok önemli.Özellikle şu sıralar.Herkes başında organik ve ekolojik kelimeleri ile başlayan projeler ve uygulama istekleri ile ortaya atılmış durumda.Arkasına ya da içeriğine baktığınızda sadece adının bunu çağrıştırdığını özünde rant beklentilerinin yığıldığı işleri görüyorsunuz.
kitlelere hitap ediyorlar çevreye olan duyarlılıkları,kuşları ve doğa severleri
desteklemeleri çok önemli.Özellikle şu sıralar.Herkes başında organik ve ekolojik kelimeleri ile başlayan projeler ve uygulama istekleri ile ortaya atılmış durumda.Arkasına ya da içeriğine baktığınızda sadece adının bunu çağrıştırdığını özünde rant beklentilerinin yığıldığı işleri görüyorsunuz.
İkinci gün daha hareketliydi ve resmi makamların
ağırlığı daha çok hissedildi.Milletvekili köyü ve gölü kalkındıracak şu sıralar
her yere kanal yapmak arzusunda olan bir
düşünce çerçevesinde deniz ve gölü birleştirecek bir kanaldan bahsediyordu,köyün
alkışladığı.Bize göre yarardan çok zarar barındıran bir proje Ulusal Sulak
Alanlar Komisyonu bu projeyi siyasilerin bakış açısı üzerinden değerlendirmiyordur umarız.Bu durum Çalıştayda konuşulup tartışılmış ama sanki ‘’hiç zararı yok ve yapılacak’’ üzerinden yapılıyor konuşma nedense.Göldeki kirlilik her geçen yıla göre daha artıyor sunumlardan öğrendiğimiz kadarı ile iyileşme yok gibi.Yapılabilecekler ilk kanal açmakla değil alana akan kirlilik oluşturan bölgeleri ıslah ve kontrolden geçiyor aslında.Bunlar neden yapılamıyor acaba?Alana baskılar ciddi ,doğal yaşamın bu baskılar sonucu
alacağı biçim ne olacak bu o kadar önemli görünmüyor siyasi kanat tarafından.Farkında
olanlar,alan için uğraşan ve bu uzun uğraşların sonunda ve bu kadar farkındalık
yaratma çabalarına rağmen kazanılmış hakların kaybını görebilenler için durum
farklı .
düşünce çerçevesinde deniz ve gölü birleştirecek bir kanaldan bahsediyordu,köyün
alkışladığı.Bize göre yarardan çok zarar barındıran bir proje Ulusal Sulak
Alanlar Komisyonu bu projeyi siyasilerin bakış açısı üzerinden değerlendirmiyordur umarız.Bu durum Çalıştayda konuşulup tartışılmış ama sanki ‘’hiç zararı yok ve yapılacak’’ üzerinden yapılıyor konuşma nedense.Göldeki kirlilik her geçen yıla göre daha artıyor sunumlardan öğrendiğimiz kadarı ile iyileşme yok gibi.Yapılabilecekler ilk kanal açmakla değil alana akan kirlilik oluşturan bölgeleri ıslah ve kontrolden geçiyor aslında.Bunlar neden yapılamıyor acaba?Alana baskılar ciddi ,doğal yaşamın bu baskılar sonucu
alacağı biçim ne olacak bu o kadar önemli görünmüyor siyasi kanat tarafından.Farkında
olanlar,alan için uğraşan ve bu uzun uğraşların sonunda ve bu kadar farkındalık
yaratma çabalarına rağmen kazanılmış hakların kaybını görebilenler için durum
farklı .
Eski kilisede yapılan karikatür sergisini gezerken
Leylek Dostu Köyler Projesi sorumlusu Franziska Arıcı ile sohbet imkanı
bulduk.Serginin içeriğinin çocukların çizdiği
karikatürler olması için karar verildiği ama gerçekleştirilemediğini öğrendik,sergilenenler büyüklerin karikatürleri ve Leylek barındırmayan karikatürlerdi ve şenliğin asıl hitap etmesi gereken çocuk katılımcılarını kucaklamıyordu ki geçen sene köyün dar sokaklarındaki evlerin duvarlarında sergilenen Leylek konulu çocuk resimlerini izlemiştik
keyifle.Sergiye konulan ve bölgenin sorunlarına dikkat çeken posterlerin
önündeydik.Posterler insanların kendileri ve yaşadıkları dünya için önemli
büyük kuş göçünü anlatıyordu.Leyleklerin Türkiye de geldiği alanlardan biri
olan Uluabat Gölü ve burada yapılan yanlış kullanımlar sonucu alanların aldığı
son durum vardı posterlerin birinde.Leyleğin dizlerinin üstüne çökmüş olduğu ve yaşamının sonlandığı anın fotoğrafı her şeyi anlatıyordu görmek isteyenlere oysa.Büyükşehir’in moloz döktüğü alanda ki öncesinin fotoğrafı ile beraber verilmişti, fark çok belirgin.Fazla dolgudan boğulmuş ağaçlar ve ölmeden önceki halleri.Bursa
Valiliği İl çevre ve Orman Müdürlüğünü düşünmeden edemiyor insan.En basit
bilgi;ağaçlar’ın kök boğazı denen kısmına kadar çıkarsa dolgu ve onu da geçerse
ağaç zaman içinde ölür.Kafanıza poşet geçirildiğini düşünün siz ne yaparsınız,poşeti kafanızdan çıkaramıyorsanız eğer.Evet önceden Doğa Koruma ve Milli Parklar 2. Bölge Müdürlüğü artık yukarıdaki birim adı altında.Bu da olmazsa eğer son hal ne olacak ilerde acaba?
karikatürler olması için karar verildiği ama gerçekleştirilemediğini öğrendik,sergilenenler büyüklerin karikatürleri ve Leylek barındırmayan karikatürlerdi ve şenliğin asıl hitap etmesi gereken çocuk katılımcılarını kucaklamıyordu ki geçen sene köyün dar sokaklarındaki evlerin duvarlarında sergilenen Leylek konulu çocuk resimlerini izlemiştik
keyifle.Sergiye konulan ve bölgenin sorunlarına dikkat çeken posterlerin
önündeydik.Posterler insanların kendileri ve yaşadıkları dünya için önemli
büyük kuş göçünü anlatıyordu.Leyleklerin Türkiye de geldiği alanlardan biri
olan Uluabat Gölü ve burada yapılan yanlış kullanımlar sonucu alanların aldığı
son durum vardı posterlerin birinde.Leyleğin dizlerinin üstüne çökmüş olduğu ve yaşamının sonlandığı anın fotoğrafı her şeyi anlatıyordu görmek isteyenlere oysa.Büyükşehir’in moloz döktüğü alanda ki öncesinin fotoğrafı ile beraber verilmişti, fark çok belirgin.Fazla dolgudan boğulmuş ağaçlar ve ölmeden önceki halleri.Bursa
Valiliği İl çevre ve Orman Müdürlüğünü düşünmeden edemiyor insan.En basit
bilgi;ağaçlar’ın kök boğazı denen kısmına kadar çıkarsa dolgu ve onu da geçerse
ağaç zaman içinde ölür.Kafanıza poşet geçirildiğini düşünün siz ne yaparsınız,poşeti kafanızdan çıkaramıyorsanız eğer.Evet önceden Doğa Koruma ve Milli Parklar 2. Bölge Müdürlüğü artık yukarıdaki birim adı altında.Bu da olmazsa eğer son hal ne olacak ilerde acaba?
Tüm bunları görenler,geleceği bugünden izleyenler
gözleri dolarak bakıyor bu fotoğraflara yorgunluklarını,uğraşların boşa
gitmişliklerini önemsemeden.Bir gün anlaşılacağını umarak.Ve asla
vazgeçmeyeceğini gözyaşlarını içine akıtarak anlatıyor bakışları ile aynı yerde
durduğuna inandığı kişilere sizde vazgeçmeyin diyerek.
İKGT alanı sabah ve akşam yaptığı gözlemlerle taradı
yine.Bu sefer yanımızda Cemil vardı ve tespitlerimiz,tür sayımız daha
çoğalacaktı.Sabah yaptığımız gözlemde önce sesini duyduğumuz ve sonra kendini
öterken de leş kargası taciz edip kovalayana kadar izlediğimiz Guguk en
şaşırtan oldu.Bir gün önce bize ayrılmış yerde astığımız posterlerimizle ve
dürbünümüzle gelen çocuklara tanıtım yapıp yakındaki Leylek yuvalarını dürbünle
izletiyorduk.Yanımıza henüz 5-6 yaşlarında bir cici kız ,Zeynep geldi.Bizimle
çok ilgilendi biz de onunla.Sorduk’’Çevrende buradaki kuşlardan hangilerini
görüyorsun? ‘’Ve önümüzdeki posterden göstermesini istedik.Sevgili Zeynep bize önce Guguk’u gösterdi sonra Leyleği. Hürmüz’le birbirimize bunu itiraf etmesek de Guguk kuşunu gördüğümüzde itiraf ettik.İnanmamıştık Zeynep’e,içimizden’’Yok canım artık,çocuk işte gördüğünü zannediyor’’ diye geçirmişiz.İstanbul da ormanlık alanlarda çok uzaktan gelen sesini dinlediğimiz Guguk ağacın tepesinde bir Kumru gibi ötmekteydi şaşkınlık ve hayranlıkla izledik.
görüyorsun? ‘’Ve önümüzdeki posterden göstermesini istedik.Sevgili Zeynep bize önce Guguk’u gösterdi sonra Leyleği. Hürmüz’le birbirimize bunu itiraf etmesek de Guguk kuşunu gördüğümüzde itiraf ettik.İnanmamıştık Zeynep’e,içimizden’’Yok canım artık,çocuk işte gördüğünü zannediyor’’ diye geçirmişiz.İstanbul da ormanlık alanlarda çok uzaktan gelen sesini dinlediğimiz Guguk ağacın tepesinde bir Kumru gibi ötmekteydi şaşkınlık ve hayranlıkla izledik.
Sakarmekeler güzel yavruları ile beraber
yüzüyorlardı.Bir kaç noktada yuvalarını gördük.Uçan Çıkrıkçınlar vardı.Bahriler
,Sakarmekelerle birlikte gölün yerleşikleri olmuşlardı.Saz Tavuğu da her adımda
karşımıza çıktı.Tepemizden Leylek sürüleri geçiyor,Küçük Karabataklar,Erguvani
Balıkçıl,Küçük Ak Balıkçıl ve bol miktarda Gece Balıkçıl’ı keyifle izleniyordu
hem genci hem yetişkini ile,birkaç noktada Küçük Balalaban her uçuşta bizi
şaşırttı,Küçük Karabatak ürediği bu yerde izlendi bolca ve Karabatak o aileden
gördüğümüz başka bir tür oldu.Bülbüller bağır çağır hem sazlık hem
çalılıklardaydı,Büyük Kamışçın en geveze olanı tüm bu türler içinde, nerede ise
hiç susmuyor.Serçeler,Söğüt Serçeleri Leylek yuvalarının altında ve göl
kenarında.
Mezarlıkda göl kenarında her şey gibi ve gezimizin
dinlenme anında bir Zeytin ağacının altında yorgunluk atarken bakışımız
gökyüzünde Ayşegül’ün’’Aaa Arı Şahini” uyarısı ile ilk yırtıcımızı
görüyoruz.Çok uzaklarda gördüğümüz tanımsız Kartal ve hayli yıpranmış bir
Atmaca diğer yırtıcılarımız oluyor.Bıyıklı Sumru,Kırlangıçlar,Ebabiller her
yerde .Ak
Mukallit de hiç susmayanlar arasında nerede ise gün boyu.Tarlalardan geçiyoruz
buğday,arpa tarlalarından göz hakkımızı alarak dutlardan ve eriklerden.Dağ taş
meyve dolu armutlar,elmalar,cevizler,incirler olgunlaşmaya çabalamakta ağırlıklarından sarkmış dallar üzerinde.Hünnap henüz çiçekte.Sarp en genç kuşçu adayımız bizimle hiç
yorulmadan her yere yürüyor.Buğdayı ,arpayı öğreniyor vişnelerden,çileklerden
yiyor,çok eğleniyor belli,sonra cevaplıyor sorumuzu tüm çocuk içtenliği ile’’En
güzel geziydi bu gezi’’diyerek.
Mukallit de hiç susmayanlar arasında nerede ise gün boyu.Tarlalardan geçiyoruz
buğday,arpa tarlalarından göz hakkımızı alarak dutlardan ve eriklerden.Dağ taş
meyve dolu armutlar,elmalar,cevizler,incirler olgunlaşmaya çabalamakta ağırlıklarından sarkmış dallar üzerinde.Hünnap henüz çiçekte.Sarp en genç kuşçu adayımız bizimle hiç
yorulmadan her yere yürüyor.Buğdayı ,arpayı öğreniyor vişnelerden,çileklerden
yiyor,çok eğleniyor belli,sonra cevaplıyor sorumuzu tüm çocuk içtenliği ile’’En
güzel geziydi bu gezi’’diyerek.
Bazı yerlerde pislik yapıyor,estetik değil diye
sökülen Kırlangıç yuvaları
penceresi açık bırakılmış depolarda ellenmeden duruyor.Depoyu, Kırlangıç evin
sahibi ile birlikte kullanıyor.Tarlalarda Leylekler çiftçinin yanında arkasında
topraktan çıkanlarla besleniyor ve Leylek yuvalarında 4 bazılarında 6 yavru
var.Çok yiyecek lazım ki yuvadan atılmadan bakılıp büyütülebilsinler bu senenin
yavruları.
penceresi açık bırakılmış depolarda ellenmeden duruyor.Depoyu, Kırlangıç evin
sahibi ile birlikte kullanıyor.Tarlalarda Leylekler çiftçinin yanında arkasında
topraktan çıkanlarla besleniyor ve Leylek yuvalarında 4 bazılarında 6 yavru
var.Çok yiyecek lazım ki yuvadan atılmadan bakılıp büyütülebilsinler bu senenin
yavruları.
Moğollar dışında Derviş Zaim ile de tanışıp kuşlardan
bahsettik.Kendisi şenliği çekmeye gelmiş ekibi ile ve kuşların da ilgisini
çektiğini belirtti.Erken gelen Ümit Ağbi ile bir ön görüşme yapmıştı zaten
bizden önce.
Bizimle beraber orada gördüğümüz uzun bir yolculuğu
göze alıp gelen genç kuş gözlem topluluğu Pamukkuş oldu ve tabi ki her şeyle
uğraşan Ulukuş’u canlandırmayı hedeflemiş sevgili Tuğba. Kendisinden yardım
isteyen herkesle ilgilendi Tuğba.Sunum yapma isteğimizi
gerçekleştiremedik,bilgisayar’ı getirecek kişinin olmamasından dolayı . Trakus
dan Mustafa Gallen ,eski Ulukuş dan İbrahim Seymen de şenlikte olanlardandı.
Muhtar da her sorunumuzda devreye girdi.Hepsine çok teşekkürler.
Bu Şenlik çocukları kucaklamalı daha çok ve meraklı
aileler ve meraklı çocuklar için bir kuşlarla tanışma şenliği de olmalı ve buna
Türkiye’nin doğa ve kuşlar için çalışan her birimi katılmalı.Oyunlar
çoğalmalı.Ve sunumlar o küçücük salon yerine daha büyük bir salonda Derneğin
binasında belki de olmalı.Böylece daha çok insana derdini anlatabilir
Dernek.Çadırlar çoğunluk yemek satışı ve ürün satışı üzerine idi,çocuklara
yönelik faaliyet gösteren bir sanat evi vardı.Resimler yaptılar,oyunlar
oynadılar.İlk gün gerçekleşen Fener Alayı yoğun katılımlı oldu,burada da en çok
çocuklar eğlendi.Yasak olan ateş ellerindeydi ve kontrolü onlardaydı.
Dernek ilk gün arabalarla katılanları yakın köylere
çıkarıyor ve en tepeden gölü izleme olanağını sağlıyor ve doğal güzelliği
görüyorsunuz.Gelişmekte olduğu her fırsatta
söylenen ve kuşları ,bitkileri,ağaçları ile önemli türler barındıran bir ülkeyiz.Gelişirken korumayı öğrenmemiz gerekiyor.Çözüm, yaşayan ve değerli olan tüm canlılar için olursa değerli .
söylenen ve kuşları ,bitkileri,ağaçları ile önemli türler barındıran bir ülkeyiz.Gelişirken korumayı öğrenmemiz gerekiyor.Çözüm, yaşayan ve değerli olan tüm canlılar için olursa değerli .
İnsan ,midesi ve egosunun beyni ile olan ilişkisini
yeniden gözden geçirip kayıplarını artırmadan,kazanımlarını çoğaltmalı belki de,alanları
ve buralarda yaşayan canlılarını kollayıp,koruyarak,zarar verecek müdahalelerle
yeniden şekillendirmeye çalışmadan.
Daha çok çocuğu
katılımcı olarak, doğa koruyucu dernekler ve toplulukları ,kuş gözlemcilerini
gelecek şenlikte görmek ve şenliğe destek olmaları dileği ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder