26 Şubat 2015 Perşembe

Leylek Şenliği’nin ardından…


 

Posted on June 4, 2012 by admin

8. Eskikaraağaç Leylek Şenliği oldukça sıcak bir hafta sonunda gerçekleşti.Her yer genç doğasever ve meraklılarla doluydu.Köy halkı senede iki gün meydanı dolduran sokaklarına akan bu kalabalığa belki kazanç kapısı olarak bakıyor çoğunlukla ama Leylekleri de seviyor,gelen insanları da.Kültürümüzde kutsal sayılması belkide Leyleği koruyan.Aslında geçmiş yıllara göre sayıları azalsa da Turnalar kadar sıkıntı verecek duruma gelmesi biraz zor görünüyor şimdilik.İnsanlara yakınlığı ve bu sene gördüğümüz kadar yavru sayısındaki artış süreci uzatır demek lazım herhalde.Tabi aynı zamanda yiyecek bulacağı alanlar verimliliğini kaybetmediği sürece,bozulmaya uğramadığı sürece.Neden böyle düşünüyoruz dersek her doğal alan gibi ki Ramsar alanı sayılsa dahi tehlike çanları burası içinde çoktandır çalmakta.

Bu seneki Gölyazı Çalıştayı Uluabat Gölü ve Leyleklerin Geleceği içeriği ile gerçekleşti.Bayrak töreninde Köy Muhtarının ve Nilüfer Belediyesi Başkanının
birlikte çalışmanın önemini vurgulayan hem görüntüsü hem konuşmaları
köye ve bu şenliğe olan bağlılığı kanıtlar bir görüntü oluşturdu.

Çalıştay’a bu sene Bosch destek vermiş ve Büyükşehir Belediyesi de iş paylaşımında olma sözü ile şenliğe dahil olmuş.Şenlikte oluşan aksaklıklar çok sesli bir uygulamanın beraberinde getirdiği iletişim kopukluklarından kaynaklanmış ve şenliğe senelerc e gönül vermiş ve kotarmış olanları da aşmış bir noktadan sonra.Şenlikdeki en büyük eksiklik biz kuş gözlemcilerine göre daha fazla kuş gözlem topluluğu ve derneklerin burada olmaması idi.Doğa derneği neden yoktu?Doğa Araştırmaları Derneği neredeydi?Çocuklar hep İlker’i sordu.Kağıttan yapılan Turnayı unutmamışlardı.

Cumartesi akşamı konser gündüz kalabalığını nerede ise ikiye katladı.Leylekler yuvalarında,insanlar Moğolların şarkılarında,çadırlar atılmış uzun zamandır görüşmeyenler buluşmuş,ateşler yakılmış.Konser çok uzun değildi,sanırım Leylekler’in rahatsız edilmemesi düşünüldü,eğer düşünülmedi ise bile yeterli bir konserdi amacına hizmet eden; sevilen müzik insanlarının şenliğe destek vermesi önemli.Kalabalık
kitlelere hitap ediyorlar çevreye olan duyarlılıkları,kuşları ve doğa severleri
desteklemeleri çok önemli.Özellikle şu sıralar.Herkes başında organik ve ekolojik kelimeleri ile başlayan projeler ve uygulama istekleri ile ortaya atılmış durumda.Arkasına ya da içeriğine baktığınızda sadece adının bunu çağrıştırdığını özünde rant beklentilerinin yığıldığı işleri görüyorsunuz.

İkinci gün daha hareketliydi ve resmi makamların ağırlığı daha çok hissedildi.Milletvekili köyü ve gölü kalkındıracak şu sıralar her yere kanal yapmak arzusunda olan bir
düşünce çerçevesinde deniz ve gölü birleştirecek bir kanaldan bahsediyordu,köyün
alkışladığı.Bize göre yarardan çok zarar barındıran bir proje Ulusal Sulak
Alanlar Komisyonu bu projeyi siyasilerin bakış açısı üzerinden değerlendirmiyordur umarız.Bu durum Çalıştayda konuşulup tartışılmış ama sanki ‘’hiç zararı yok ve yapılacak’’ üzerinden yapılıyor konuşma nedense.Göldeki kirlilik her geçen yıla göre daha artıyor sunumlardan öğrendiğimiz kadarı ile iyileşme yok gibi.Yapılabilecekler ilk kanal açmakla değil alana akan kirlilik oluşturan bölgeleri ıslah ve kontrolden geçiyor aslında.Bunlar neden yapılamıyor acaba?Alana baskılar ciddi ,doğal yaşamın bu baskılar sonucu
alacağı biçim ne olacak bu o kadar önemli görünmüyor siyasi kanat tarafından.Farkında
olanlar,alan için uğraşan ve bu uzun uğraşların sonunda ve bu kadar farkındalık
yaratma çabalarına rağmen kazanılmış hakların kaybını görebilenler için durum
farklı .

Eski kilisede yapılan karikatür sergisini gezerken Leylek Dostu Köyler Projesi sorumlusu Franziska Arıcı ile sohbet imkanı bulduk.Serginin içeriğinin çocukların çizdiği
karikatürler olması için karar verildiği ama gerçekleştirilemediğini öğrendik,sergilenenler büyüklerin karikatürleri ve Leylek barındırmayan karikatürlerdi ve şenliğin asıl hitap etmesi gereken çocuk katılımcılarını kucaklamıyordu ki geçen sene köyün dar sokaklarındaki evlerin duvarlarında sergilenen Leylek konulu çocuk resimlerini izlemiştik
keyifle.Sergiye konulan ve bölgenin sorunlarına dikkat çeken posterlerin
önündeydik.Posterler insanların kendileri ve yaşadıkları dünya için önemli
büyük kuş göçünü anlatıyordu.Leyleklerin Türkiye de geldiği alanlardan biri
olan Uluabat Gölü ve burada yapılan yanlış kullanımlar sonucu alanların aldığı
son durum vardı posterlerin birinde.Leyleğin dizlerinin üstüne çökmüş olduğu ve yaşamının sonlandığı anın fotoğrafı her şeyi anlatıyordu görmek isteyenlere oysa.Büyükşehir’in moloz döktüğü alanda ki öncesinin fotoğrafı ile beraber verilmişti, fark çok belirgin.Fazla dolgudan boğulmuş ağaçlar ve ölmeden önceki halleri.Bursa
Valiliği İl çevre ve Orman Müdürlüğünü düşünmeden edemiyor insan.En basit
bilgi;ağaçlar’ın kök boğazı denen kısmına kadar çıkarsa dolgu ve onu da geçerse
ağaç zaman içinde ölür.Kafanıza poşet geçirildiğini düşünün siz ne yaparsınız,poşeti kafanızdan çıkaramıyorsanız eğer.Evet önceden Doğa Koruma ve Milli Parklar 2. Bölge Müdürlüğü artık yukarıdaki birim adı altında.Bu da olmazsa eğer son hal ne olacak ilerde acaba?

Tüm bunları görenler,geleceği bugünden izleyenler gözleri dolarak bakıyor bu fotoğraflara yorgunluklarını,uğraşların boşa gitmişliklerini önemsemeden.Bir gün anlaşılacağını umarak.Ve asla vazgeçmeyeceğini gözyaşlarını içine akıtarak anlatıyor bakışları ile aynı yerde durduğuna inandığı kişilere sizde vazgeçmeyin diyerek.

İKGT alanı sabah ve akşam yaptığı gözlemlerle taradı yine.Bu sefer yanımızda Cemil vardı ve tespitlerimiz,tür sayımız daha çoğalacaktı.Sabah yaptığımız gözlemde önce sesini duyduğumuz ve sonra kendini öterken de leş kargası taciz edip kovalayana kadar izlediğimiz Guguk en şaşırtan oldu.Bir gün önce bize ayrılmış yerde astığımız posterlerimizle ve dürbünümüzle gelen çocuklara tanıtım yapıp yakındaki Leylek yuvalarını dürbünle izletiyorduk.Yanımıza henüz 5-6 yaşlarında bir cici kız ,Zeynep geldi.Bizimle çok ilgilendi biz de onunla.Sorduk’’Çevrende buradaki kuşlardan hangilerini
görüyorsun? ‘’Ve önümüzdeki posterden göstermesini istedik.Sevgili Zeynep bize önce Guguk’u gösterdi sonra Leyleği. Hürmüz’le birbirimize bunu itiraf etmesek de Guguk kuşunu gördüğümüzde itiraf ettik.İnanmamıştık Zeynep’e,içimizden’’Yok canım artık,çocuk işte gördüğünü zannediyor’’ diye geçirmişiz.İstanbul da ormanlık alanlarda çok uzaktan gelen sesini dinlediğimiz Guguk ağacın tepesinde bir Kumru gibi ötmekteydi şaşkınlık ve hayranlıkla izledik.

Sakarmekeler güzel yavruları ile beraber yüzüyorlardı.Bir kaç noktada yuvalarını gördük.Uçan Çıkrıkçınlar vardı.Bahriler ,Sakarmekelerle birlikte gölün yerleşikleri olmuşlardı.Saz Tavuğu da her adımda karşımıza çıktı.Tepemizden Leylek sürüleri geçiyor,Küçük Karabataklar,Erguvani Balıkçıl,Küçük Ak Balıkçıl ve bol miktarda Gece Balıkçıl’ı keyifle izleniyordu hem genci hem yetişkini ile,birkaç noktada Küçük Balalaban her uçuşta bizi şaşırttı,Küçük Karabatak ürediği bu yerde izlendi bolca ve Karabatak o aileden gördüğümüz başka bir tür oldu.Bülbüller bağır çağır hem sazlık hem çalılıklardaydı,Büyük Kamışçın en geveze olanı tüm bu türler içinde, nerede ise hiç susmuyor.Serçeler,Söğüt Serçeleri Leylek yuvalarının altında ve göl kenarında.

Mezarlıkda göl kenarında her şey gibi ve gezimizin dinlenme anında bir Zeytin ağacının altında yorgunluk atarken bakışımız gökyüzünde Ayşegül’ün’’Aaa Arı Şahini” uyarısı ile ilk yırtıcımızı görüyoruz.Çok uzaklarda gördüğümüz tanımsız Kartal ve hayli yıpranmış bir Atmaca diğer yırtıcılarımız oluyor.Bıyıklı Sumru,Kırlangıçlar,Ebabiller her yerde .Ak
Mukallit de hiç susmayanlar arasında nerede ise gün boyu.Tarlalardan geçiyoruz
buğday,arpa tarlalarından göz hakkımızı alarak dutlardan ve eriklerden.Dağ taş
meyve dolu armutlar,elmalar,cevizler,incirler olgunlaşmaya çabalamakta ağırlıklarından sarkmış dallar üzerinde.Hünnap henüz çiçekte.Sarp en genç kuşçu adayımız bizimle hiç
yorulmadan her yere yürüyor.Buğdayı ,arpayı öğreniyor vişnelerden,çileklerden
yiyor,çok eğleniyor belli,sonra cevaplıyor sorumuzu tüm çocuk içtenliği ile’’En
güzel geziydi bu gezi’’diyerek.

Bazı yerlerde pislik yapıyor,estetik değil diye sökülen Kırlangıç yuvaları
penceresi açık bırakılmış depolarda ellenmeden duruyor.Depoyu, Kırlangıç evin
sahibi ile birlikte kullanıyor.Tarlalarda Leylekler çiftçinin yanında arkasında
topraktan çıkanlarla besleniyor ve Leylek yuvalarında 4 bazılarında 6 yavru
var.Çok yiyecek lazım ki yuvadan atılmadan bakılıp büyütülebilsinler bu senenin
yavruları.

Moğollar dışında Derviş Zaim ile de tanışıp kuşlardan bahsettik.Kendisi şenliği çekmeye gelmiş ekibi ile ve kuşların da ilgisini çektiğini belirtti.Erken gelen Ümit Ağbi ile bir ön görüşme yapmıştı zaten bizden önce.

Bizimle beraber orada gördüğümüz uzun bir yolculuğu göze alıp gelen genç kuş gözlem topluluğu Pamukkuş oldu ve tabi ki her şeyle uğraşan Ulukuş’u canlandırmayı hedeflemiş sevgili Tuğba. Kendisinden yardım isteyen herkesle ilgilendi Tuğba.Sunum yapma isteğimizi gerçekleştiremedik,bilgisayar’ı getirecek kişinin olmamasından dolayı . Trakus dan Mustafa Gallen ,eski Ulukuş dan İbrahim Seymen de şenlikte olanlardandı. Muhtar da her sorunumuzda devreye girdi.Hepsine çok teşekkürler.

Bu Şenlik çocukları kucaklamalı daha çok ve meraklı aileler ve meraklı çocuklar için bir kuşlarla tanışma şenliği de olmalı ve buna Türkiye’nin doğa ve kuşlar için çalışan her birimi katılmalı.Oyunlar çoğalmalı.Ve sunumlar o küçücük salon yerine daha büyük bir salonda Derneğin binasında belki de olmalı.Böylece daha çok insana derdini anlatabilir Dernek.Çadırlar çoğunluk yemek satışı ve ürün satışı üzerine idi,çocuklara yönelik faaliyet gösteren bir sanat evi vardı.Resimler yaptılar,oyunlar oynadılar.İlk gün gerçekleşen Fener Alayı yoğun katılımlı oldu,burada da en çok çocuklar eğlendi.Yasak olan ateş ellerindeydi ve kontrolü onlardaydı.

Dernek ilk gün arabalarla katılanları yakın köylere çıkarıyor ve en tepeden gölü izleme olanağını sağlıyor ve doğal güzelliği görüyorsunuz.Gelişmekte olduğu her fırsatta
söylenen ve kuşları ,bitkileri,ağaçları ile önemli türler barındıran bir ülkeyiz.Gelişirken korumayı öğrenmemiz gerekiyor.Çözüm, yaşayan ve değerli olan tüm canlılar için olursa değerli .

İnsan ,midesi ve egosunun beyni ile olan ilişkisini yeniden gözden geçirip kayıplarını artırmadan,kazanımlarını çoğaltmalı belki de,alanları ve buralarda yaşayan canlılarını kollayıp,koruyarak,zarar verecek müdahalelerle yeniden şekillendirmeye çalışmadan.

Daha çok çocuğu katılımcı olarak, doğa koruyucu dernekler ve toplulukları ,kuş gözlemcilerini gelecek şenlikte görmek ve şenliğe destek olmaları dileği ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder