26 Şubat 2015 Perşembe

Eylül 2010 gala gölü


Hürmüz'ün arabasında buluşup yola çıktığımızda saat 24:30'u gösteriyordu.Enez'e ulaştığımızda ise saat 5:00 olmuştu.Çevrede sadece köpekler ve girişte bizi karşılamasını umduğumuz ama otel önünde sesi ile varlığını hissettiğimiz Kukumav vardı.Otelde görevliyi bulamayınca Ergün'ü aradık ve kamp yerine gitmeye karar verdik.Kamp yerine ulaşmamız vakit aldı,yeni yapılan yolun zorlu etabı sonunda İhsan'la karşılaştık ve Enez de kahvaltı yapıp toplanmanın daha iyi olacağı fikri ile dönüş yaptık.Saat 7:30 gibi nerede ise herkes toplanmıştı.Kahvaltı ve tanışma gerçekleştikten sonra Dalyan'a doğru yola çıktık.Yol üstündeki göletlerde durup gözlem yaptık.Deniz börülceleri sonbahar tonlarına dönmüştü.Kıyı kuşları besleniyorlardı,ötücü kuşlarla beraber.
Saz Delicesi gün boyu listedeki gördüğümüz diğer kuşlarla beraber bizi hiç yalnız bırakmadı.Sayıca çok fazla kuş yoktu ama çeşit olarak fena sayılmayacak bir gördüğümüz kuşlar listesi çıktı.Çayır Taşkuşu,Kuyrukkakan,Boz Kuyrukkakan,Benekli Sinekkapan (ki özellikle çok miktardaydı),Söğüt Bülbülü çok sık karşımıza çıktılar.Sahile ulaştığımızda karşımızda çarşaf gibi berrak bir deniz vardı.Sonbahar başında yaza veda etmek isteyenleri sevindirecek derecede bir ısı ile.Bahriler ve Martılar ve çok sayıda Yunus keyfini sürmekteydi denizin ve yazdan kalma sıcaklığın.Görenlerin yalancısı olarak ve görememiş olmanın üzüntüsü ile anladıkki kıyıya çok yakın Akya'nın sudan zıplayışı günün bol sürprizli olacağının sanırız habercisiydi.

Gala Gölü ve kamp alanına doğru yol aldık.Sabah bizi zorlayan yolu bir de gün ışığı ile görmüş olduk.Yol eski kodundan nerede ise en az 40-50 cm. doldurulmuştu.Yol çalışması vardı.Yeni yapılanlar sadece bunlar değil.Göl'ün kıyılarında çok sayıda alanda dolgu alan var ve tarla oluşturma çalışmaları devam etmekte.Ertesi gün Hürmüz'le beraber konuştuğumuz meraklı bir avcı'nın verdiği bilgilerde pek iç açıcı değil.Gala Gölü'nün ilerisinde Karpuzluk denilen bölgede avcılık yasak olduğu halde ve üstelik av mevsimi dışında çok miktarda ördek avlanıyormuş.Söylediğine göre bu katliam,yasağı kontrol etmesi gerekenlerin gözü önünde oluyormuş.Ancak çuvallara sığacak ölçüde bir avlanma gerçekleştiriliyormuş.Bütün sulak alanlar ve korunması gereken yerler gibi buranında sorunları büyük ve daha da büyüyecek gibi görünüyor bundan sonra.

İnekler,keçiler etrafta arasıra eşlikçileri olan kuyruksallayan çeşitleri ile beraber,az sayıda gördüğümüz mandalarla beraber suda Balıkçıl çeşitleri ile beraber heryerdeler.

Yol ,daha önce alana gözleme giden arkadaşlarımızın da belirttiği gibi yer ,yer çok bozulmuştu ama yağmur yağmadığı ve kuru bir hava olduğu için gidilebilir durumda şimdilik.Hürmüz moda deyimle''off road'' lara katılabilecek deneyimi buralarda kazandı.Göl kıyısı ve çevresi kalabalık kuş gurupları ve türleri ile doluydu.Küçük Karabatak azımsanmayacak bir sayıda listeye dahil oldu.Herzamanki gibi hepimizi hiç şaşmaz bir biçimde heyecanlandırdı Pelikanlar ve Kuğular.Her iki gün de Pelikan izlemeye doyduk.Her izleyişimizde de tarih öncesi zamanlarda yolculuktaydık.Akşam üstüne kadar hep göl etrafında kaldık.Hazar Sumrusu nu hemen hemen her yerde gördük.Kendini görmediğimiz anlardada sesini duyduk.Bir ara kamp alanını ziyaret ettik.
Öğle yemeğini ve akşam üstü atıştırmalarını arazide kuş gözlemleyerek yaptık.Gölün üstü,kenarları sarı küçük Nilüferlerle ve yer, yer açmış Beyaz Nilüferlerle,Sazlarla doluydu.Sarı ve yeşil'in tonlarında beyaz Küçük Ak Balıkçıllar,Büyük Ak Balıkçıllar,Pelikanlar ve Kuğular doğa ananın becerisini açık hava sergisi ile izlencemize sunmuştu.Ta uzaklardan biz, kuşları görmeye gelmiştik,onların güzelliği ile beraber yaşadıkları yerlerin güzelliği,mevsimin getirdiği sürpriz görüntülerle beraber gözlerimizden unutulmayacaklar listesine eklenerek hafızamıza kaydoldu.Cılıbıtlar,Sakarmekeler,Kumkuşları,Yeşilbacak ve listemizdeki diğer kuşlar olduğu sürece bu alanlar böyle güzel rengarenk.Onlar fazlalık canlıları yiyerek,tohumları taşıyarak alanı revize ediyorlar.Alan olmayıncada onlar yok.Her ikisinin eksikliği bizlerin de zamanla eksilmesi demek.Tüm bunların düşünceleri ile gezdik gün boyu.Hepimizi arabalardan dışarı atan sürprizlerden biride hiç umursamadan tepemizde uzun dakikalar her halini cömertce sergileyerek uçan Ak Kuyruklu Kartal oldu.

Herkes çok yorulmuştu günü en çok kuşun olduğu kıyıdan gölü gözlemleyerek noktaladık.Ergün hocamızdı bizlerde öğrencileri.Aynı soruları hiç bıkmadan defalarca soran herkese anlattı.Yeni katılımcılar hem ilgiliydiler,hem de kısa sürede kuşları kaçırmadan nasıl gözlem yapılabiliri öğrendiler.Otele ve kamp alanına dağıldık gecemizi geçirmek üzere.Ertesi güne erken başlayacaktık artık dinlenmek gerekiyordu.

Ertesi gün rotamız Enez de Dalyan çevresiydi.Önce kamp alnına gittik bizde kalmış bazı malzemeleri Soner'e teslim etmemiz gerekiyordu iyiki gitmişiz.Dönerken Aslı yol kenarındaki kuru ağaca bakın diye bizi uyardı.Arabadaki bir çoğumuzun ilk defa gördüğü Alaca Ağaçkakan'lar kuru dalların altındaki zararlıları yemekle meşguldü.Ağaç krem rengi ,onlar ağacın üstünde kontrast tonlarıyla iyi bir seyirlikti.Enez'e ulaştık ve yol kenarındaki sulak bölgede uzun bir gözlemden sonra,deniz tarafına doğru yöneldik.Yol boyunca bol ötücü gördük.Yürüyerek bir süre gözlem yaptıktan sonra tekrar yol kenarındaki sulak bölgeye geldik.Ergün'ün anlatımları ile orada tam bir kıyı kuşları dersi aldık.İhsan'ın oğlu Güney,Feridun Bey'in iki sevimli meraklı kızı gelecek için umut veren katılımcılardı.Merakları,öğrenme hevesleri onlara anlatmaya sıkılmayanlarca hep doyuruldu.Gelecekde aramıza katılacaklar çekirdekten yetişiyor artık onları bilinçlendirmek isteyen ailelerinin sayesinde.Yeni katılımcılarımızdan Burçin Demirkan ve Akdoğan Özkan ve İnci Türkoğlu'na aramıza hoşgeldiniz diyoruz.Onları toplantılarımıza da bekliyoruz ve tabiki diğer kuş gözlem gezilerimize de.Kısa bir alan keşfinden sonra herkes dönüş yoluna hazırlanmak üzere yemek molası vermek için Enez'e doğru ayrıldı.Hürmüz ve benim yol arkadaşlarımız kazı alanını ziyaret ettiği için biraz daha zamanımız vardı.O zamanı yol kenarındaki sulak alanda geçirdik.Kıyı kuşlarının hemen dibinde ses çıkarmadan bekledik en fazla 5dk. sonra geldiler.Çalının arkasındaki bizler bir süre sonra çok hareket etmediğimiz müddetçe etraftan bir parçaydık.Bu bizim işimize yaradı keyifle 3 m. den dürbünle onlara baktık.Teleskop keyfinde bir gözlem oldu.Tüylerinin dizilişini,gözlerini,bacaklarının narinliğini,renklerinin ayrıntılarını görmek iyi bir Trakuş fotoğrafına bakınca aldığımız hazza eşdeğerdi.Zaman,zaman duyduğumuz silah sesleri sıkıntı vericiydi,gözlem sırasında vurulmuş ve bırakılmış dişi bir Yeşilbaş bile bulduk.Tuğba hocasına götürmek üzere aldı.Aynı silah sesini tekrar duyduğumuzda bizimde gözlemimiz son buldu.Önümüzdeki kuşlar uçup gitmişti.Yol arkadaşlarımız olan Hülya ve İnci'yi alarak yola koyulduk.İnci yol boyunca çevredeki arkeolojik değerlerle ilgili bizi bilgilendirdi,yoldan geçerken görülen Tekirdağ Tümülüslerini gösterdi.Akşam 18:30 gibi İstanbul'a ulaşmış olduk.Yorgunluğumuza değecek bir gözlem gezisi olmuştu.Organizasyonu özveri ile gerçekleştiren Hürmüz'e,sorularımıza bıkmadan,usanmadan cevap veren Ergün'e,Enez ve Göl etrafında yol rehberliği yapan arazi deneyimlerini ve kuş bilgisini bizimle paylaşan Ömer Bey'e ve gezimize katılan herkese çok teşekkürler.
Hepimizin dileği alanı daha fazla bozulmadan ileriye taşıyacak insanların çoğalması ve bilinçlenmesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder