.
Kars'da bu sene bir ay kaldım(2009).Bu fotoğraf ilk onbeş günlük kısmın sonundaki sergide çekildi.İkinci onbeş günlük periyodun sergisine kalamadım.Kars'da çok kalmıştım ve işler beni beklemekteydi.Çalışma masamdan çok sayıda bitki geldi geçti,çizildi,boyandı,sergiye ve kitaba elden geldiğince hazırlanmaya çalışıldı tarafımdan.
Dere kenarında müthiş Kars kalesi manzarasına bakan Namık Kemal Toplum Merkezinde yapılıyordu kurs ve bildik yere yeniden gelmiş olmak sevindirici idi.
Kursun ilk günü sabah dere kenarından gelen keskin ve metalik bir kuş sesi dikkatimi çekti.Bülbül sesiydi ama hangi bülbül?Eh daha uzun bir süre buradaydım ve sanırım onu görmeyi başarabilirdim.
Sabah erken kalkıyordum ve bütün gün masa başında oturuyordum sadece yemek molaları ve çay molalarında masamı terkediyordum ve dolayısı ile hareket açısından zayıf haldeydim bunu bir nebze yok etmek adına sabahları evden kalktığımla çıkıyordum ve 25 dk.lık yolu yürüyerek kurs yerine öyle ulaşıyordum.Sabahları pazara uğruyor biraz meyve alıyor meydandaki dükkanını en erken açan eczacı beyle mutlaka günaydınlaşıp ve yol üzerindeki diğer esnaflarlada aynı gün başlangıcını yapıp arada yolda karşılaştığım birkaç kişi ile kısa sohbetler edip sabah seromonimi tamamlamış olarak geliyordum salona.Ve kuşu ilk duyan oluyordum.Gün arasında da çok ötüyordu.Akşam üstü ötüşlerini daha uzun gerçekleştiriyordu.Kesinlikle bülbüldü hemde Kamışbülbülü.Bendeki kitapda tanımı aynen şöyle''Sulak alanların,su kenarlarının birbirini örtecek derecede büyümüş nemli çalılıkların ve hendeklerin koyu renkli,zor görülen kamışçınıdır.Sıklıkla aniden başlayan ötüşüyle farkedilir,ancak görülmeden önce kaçar ve kaçtığı yerdede ötmeye devam eder(yer tanımı aynen uyuyor hele kuşun karakter tanımı aynen,çıldırtmıştı beni bu davranışı ile).Sesi gür ve metaliktir'' Onu görme isteğim devam ederken bu arada iki akkuyruk sallayan ile arkadaş olduk.İnsana yakın bir kuş, bunu öğrendim.Sabahları ben terasa çıkınca onlarda önce köprü üstünde görünüyorlardı,sonrada çatıya konuyorlardı.
Onlarla aramız iyiydi ama şu bülbül bana kendini göstermiyordu.
Bir sabah dürbünle geldim görebilirim ümidi ile oda olmadı.Göremedim ,göremedim.Ama sağolsun güvercinler ve ebabiller uçuşları ile kaleyi ve köprüyü sürekli tavaf ediyorlardı bir yandan.Çizim yaparken sırt ağrısı oluyor onu yok etmenin en güzel yolu terasdaki güneşle ısınmış kızgın taşa yatmak ve gökyüzüne doğru bakmak ,güvercin ve ebabil uçuşlarını izlemek.Geçen sene yine öyle bir yatışlı dinlenme anında sesiyle beraber Kızıl Şahin görmüştüm.
Sonunda bir hafta ''ben bu kuşu göremiyeceğim''e ikna olmuş bir durumda geçti gitti.Artık vazgeçmiştim.Onu görmeme izin yoktu.Kabullendim.
Birgün diğer günlerden daha erken geldim,bina çok havasız kalmıştı,hemen kapıyı açtım terasa çıktım.Derin sabah nefesini içime çektim ve gevezenin sesini burnumun dibinde duydum.Beş ,altı metre önümdeki kamışların içinden geliyordu.Döndüm o tarafa diktim gözlerimi niye dürbünüm yok diye hayıflanarak.
Ve ötüşü ile beraber 5 yada 6 saniye onu gördüm.Hemen kaçtı ve gittiği yerde ötmeye devam etti ama ben onu gözlerimle yakalamış ve hafızama çoktan hapsetmiştim.Bir hafta daha keyifle kendisini dinledik.Her sesini duyuşumda da sanırım o istedi ve ben onu gördüm azmimi fark edip giderayak üzmemek istedi beni diye düşünmedim değil.Ötüşleri birden duyulmaz oldu.Onun gitme zamanı gelmişti.
İkinci kursun başlangıcı öncesinde bitki toplama arazisine katılma isteğimi sağolsun Emrah arabada bana da yer açarak geri çevirmedi.Bu sayede Kars'ın güzel doğasına daha bir yakından tanık oldum.

Çıldır gölünü ve çevresini gördük.Yaylalara kadar çıkıp bitki topladık.Bu gezinin en güzel yanlarından biride tele dizilmiş dört adet guguk kuşunu görmek oldu.Kara çaylaklarda görülmeye değerdi.Dönüş yolunda arabanın 1,5 metre yanında yoldan geçerken gördüğüm yere konmuş bir Kızıl Şahin benim için günün en güzellerindendi neredeyse .Hava ,yola düştüğümüzde sıcak ve güneşliyken yukarılara çıkmaya başladığımızda ve öğleden sonra soğudu ve kapandı.Önce sıcaktan piştik sonra üşüdük.
Kursun ilk onbeşgününde bizlere iki kardeş yavru kedi eşlik etti.Kursla beraber onlarda yok oldu.İlk onbeş gün herkesin kucağında mutlu mesut bir dönem geçirdiler o kesin.
Kuzey Doğa derneğinin yaptığı bir kursdu bu .Maalesef bu sene sonuncusu gerçekleştirildi.Ve beş yıldır devam eden bu kursun ürünü Kars'ın Bitkileri adında bir kitap olacak.Hepsi el çizimi bilimsel çalışmalara hizmet edecek düzeyde ve meraklısına.Kuzey Doğa Derneği kayda değer yararlı çalışmalar yapıyor Kars için ve bölge için.Ülkemizin diğer şehirlerindede bu tarz çalışmalar yapılabilir.Olanları belgelemek ileriye taşımak adına.Ülkeye ve insanlığa yararlı olacak her çalışmanın artması ve çoğalması dileğim.

Kars'da bu sene bir ay kaldım(2009).Bu fotoğraf ilk onbeş günlük kısmın sonundaki sergide çekildi.İkinci onbeş günlük periyodun sergisine kalamadım.Kars'da çok kalmıştım ve işler beni beklemekteydi.Çalışma masamdan çok sayıda bitki geldi geçti,çizildi,boyandı,sergiye ve kitaba elden geldiğince hazırlanmaya çalışıldı tarafımdan.

Dere kenarında müthiş Kars kalesi manzarasına bakan Namık Kemal Toplum Merkezinde yapılıyordu kurs ve bildik yere yeniden gelmiş olmak sevindirici idi.
Kursun ilk günü sabah dere kenarından gelen keskin ve metalik bir kuş sesi dikkatimi çekti.Bülbül sesiydi ama hangi bülbül?Eh daha uzun bir süre buradaydım ve sanırım onu görmeyi başarabilirdim.
Sabah erken kalkıyordum ve bütün gün masa başında oturuyordum sadece yemek molaları ve çay molalarında masamı terkediyordum ve dolayısı ile hareket açısından zayıf haldeydim bunu bir nebze yok etmek adına sabahları evden kalktığımla çıkıyordum ve 25 dk.lık yolu yürüyerek kurs yerine öyle ulaşıyordum.Sabahları pazara uğruyor biraz meyve alıyor meydandaki dükkanını en erken açan eczacı beyle mutlaka günaydınlaşıp ve yol üzerindeki diğer esnaflarlada aynı gün başlangıcını yapıp arada yolda karşılaştığım birkaç kişi ile kısa sohbetler edip sabah seromonimi tamamlamış olarak geliyordum salona.Ve kuşu ilk duyan oluyordum.Gün arasında da çok ötüyordu.Akşam üstü ötüşlerini daha uzun gerçekleştiriyordu.Kesinlikle bülbüldü hemde Kamışbülbülü.Bendeki kitapda tanımı aynen şöyle''Sulak alanların,su kenarlarının birbirini örtecek derecede büyümüş nemli çalılıkların ve hendeklerin koyu renkli,zor görülen kamışçınıdır.Sıklıkla aniden başlayan ötüşüyle farkedilir,ancak görülmeden önce kaçar ve kaçtığı yerdede ötmeye devam eder(yer tanımı aynen uyuyor hele kuşun karakter tanımı aynen,çıldırtmıştı beni bu davranışı ile).Sesi gür ve metaliktir'' Onu görme isteğim devam ederken bu arada iki akkuyruk sallayan ile arkadaş olduk.İnsana yakın bir kuş, bunu öğrendim.Sabahları ben terasa çıkınca onlarda önce köprü üstünde görünüyorlardı,sonrada çatıya konuyorlardı.
Onlarla aramız iyiydi ama şu bülbül bana kendini göstermiyordu.
Bir sabah dürbünle geldim görebilirim ümidi ile oda olmadı.Göremedim ,göremedim.Ama sağolsun güvercinler ve ebabiller uçuşları ile kaleyi ve köprüyü sürekli tavaf ediyorlardı bir yandan.Çizim yaparken sırt ağrısı oluyor onu yok etmenin en güzel yolu terasdaki güneşle ısınmış kızgın taşa yatmak ve gökyüzüne doğru bakmak ,güvercin ve ebabil uçuşlarını izlemek.Geçen sene yine öyle bir yatışlı dinlenme anında sesiyle beraber Kızıl Şahin görmüştüm.
Sonunda bir hafta ''ben bu kuşu göremiyeceğim''e ikna olmuş bir durumda geçti gitti.Artık vazgeçmiştim.Onu görmeme izin yoktu.Kabullendim.
Birgün diğer günlerden daha erken geldim,bina çok havasız kalmıştı,hemen kapıyı açtım terasa çıktım.Derin sabah nefesini içime çektim ve gevezenin sesini burnumun dibinde duydum.Beş ,altı metre önümdeki kamışların içinden geliyordu.Döndüm o tarafa diktim gözlerimi niye dürbünüm yok diye hayıflanarak.
Ve ötüşü ile beraber 5 yada 6 saniye onu gördüm.Hemen kaçtı ve gittiği yerde ötmeye devam etti ama ben onu gözlerimle yakalamış ve hafızama çoktan hapsetmiştim.Bir hafta daha keyifle kendisini dinledik.Her sesini duyuşumda da sanırım o istedi ve ben onu gördüm azmimi fark edip giderayak üzmemek istedi beni diye düşünmedim değil.Ötüşleri birden duyulmaz oldu.Onun gitme zamanı gelmişti.
İkinci kursun başlangıcı öncesinde bitki toplama arazisine katılma isteğimi sağolsun Emrah arabada bana da yer açarak geri çevirmedi.Bu sayede Kars'ın güzel doğasına daha bir yakından tanık oldum.


Çıldır gölünü ve çevresini gördük.Yaylalara kadar çıkıp bitki topladık.Bu gezinin en güzel yanlarından biride tele dizilmiş dört adet guguk kuşunu görmek oldu.Kara çaylaklarda görülmeye değerdi.Dönüş yolunda arabanın 1,5 metre yanında yoldan geçerken gördüğüm yere konmuş bir Kızıl Şahin benim için günün en güzellerindendi neredeyse .Hava ,yola düştüğümüzde sıcak ve güneşliyken yukarılara çıkmaya başladığımızda ve öğleden sonra soğudu ve kapandı.Önce sıcaktan piştik sonra üşüdük.
Kursun ilk onbeşgününde bizlere iki kardeş yavru kedi eşlik etti.Kursla beraber onlarda yok oldu.İlk onbeş gün herkesin kucağında mutlu mesut bir dönem geçirdiler o kesin.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder