18 Ocak 2010 Pazartesi

Büyükçekmece:)

Sabahın körü ama farketmez ben zaten uyanıyorum o saatlerde..hemde pıt diye.Birisi makasla kesiyor uyku hailnden beni.Rahatsız oluyormuyum?Hayır:)
Akşamdan hazır ne giyeceğim.giyiyorum.Balkonumda zamansız yumurtlayan Küçük Kumruya bir merhaba çektikden sonra botlar alınıyor.Hava henüz açmamış.Doğru Mecidiyeköy ve Metrobüs.Onunla Avcılar ordan Silivri arbaları ve Mimar Sinan Köprüsü.
Evet köprünün başındayım ama öbür başındayım.Bu sefer deniz tarafında indim.Neyseki biliyorum o yolu.Daha yakın zannetmişdim ama değilmiş.En az diğer yol kadar uzak buluşma noktasına.
Vay vay o selden sonra ilk defa geldim köprüye ve Çekmece'ye.Kafeler yok etrafda.Çevre tamamen kuşlara kalmış.Çok güzel de kötü olan inin ve cinin top oynaması.Etrafda hiç kimse yok.Kuşlar var sadece bir de ben ve köprü.
Köprünün üstünde üç tepe aşdıkdan sonra görüyorum Ümit Bey ve Hülya'yı.Eh biraz ürktüm ne yalan söyliim.
Sakin ve soğukdu her yer.Ama güzeldi,huzurluydu.Oh gürültü,kalabalık gitmişdi.Gerçi sıcak çay ve dinlence noktaları yok olmuşdu.Ama kuşlar açısından bakınca hiçde fena değil son hal.
Köprüye doğru yapılmış kaba yol ki ne için yapıldığını anladığım umarım olmaz dediğim şeyi,sıcak birşeyler içelim diye girdiğimiz kebapçıda öğrendik.Efendim Belediye buralara oturma ve gezme yerleri yapacakmış.Yani gölün etrafındaki doğal otluk ve sazlık alanı bozacak.O köprüye uymayacak sakil bir şey yapılacağı kesin.Sazlık alanı kendine yuva yapmış kuşlara,baharda çıkan tekyıllıklara ,çokyıllıklara gelen böceği,kelebeği,kuşu yok edecek.Zaten yol geçiyor dibinden ,sazlık ve batak bölge insanların dibine kadar girmesine negel oluyor gölün.En azından bazı yerleri korunmuş insan kullanımından.Kes şehirleşmeyi oarada ne olacak.Yaban bir yer kalsın şehrin ortasında kuşun börtü,böceğin yaşadığı.Bu yerler neden illa ıslah edilmeli,kullanıma açılmalı diye düşünülür.İlla birşeymi yemeli,içmeli suyun dibinde,yanından geçip ,gitsek,barınan,hayvan seslerini duysak sadece,başka şeylere hizmet etse.Bu belediye zihniyeti bunu öğrenemiyecek,öğrendiğinde bir de kaybolan bu alanları nasıl tekrar kazanırız hengamesi olacak.Al işte bilen bir yığın insan var.Dinle onları hata yapma.
Köprüde nerdeyse 2 saat kaldık.Oradan iski kapaklarının olduğu seddeye geçtik.Ağzım açık kaldı ben kapakların o kadar su dolduğunu görmemiştim.Ve arkadaşların söylediği gibi Sibiryaya hoşgelmiştik gerçekten.Elmabaş Patka bolluğu olan yerde bir tane bile yoktu.Çok rüzgar ve dalga vardı su çok yükselmişti. Bahriler gördük.Çok güzel kuş.Ben bu kuşları ne kadar çok görsemde her seferinde ilk defa görmüş kadar şaşırıyor ve keyif alıyorum.Çok güzeller gerçekten.Bu söylediğim bütün kuşlar için geçerli.Baktık uçuyoruz orada çok takılmadık zaten fazla bir kuş yoktu olanları kayıt atıp işte o mutsuz olacağım projeyi duyduğum kebapçıya gittik.Biraz ısınalım diye çay içtik,kimimiz çorba içti.Hepimiz bir araya gelince deniz tarafına bakalım dedi Ergün kuş olur orda dedi.1 saat kadar orada kaldık.Tarakdiş orada görüldü.Ben başaramadım görmeyi.Çok uzaklardaydılar.Kalabalıkdık ve göreyim diye diğer insanların hakkını gasp etmemek için dedim demek bu sefer nasip değilmiş,çok çabalamadım.
Oradan Taş Ocaklarına doğru yola koyulduk.Güzel yerlerden biriside orası.Satlerce kalınabilecek bir yer.Geçen sene bu zamanlarda Duvar Tırmaşıkkuşu oralarda görülmüştü.Ama bu sene göremedik,henüz gelmemiş yada biz göremedik.Yırtıcı boldu.Şahinler avlanıyordu.İkide ellerinde sapan insan gördük.Tabii hemen sorguya çektik ama çok doğasever oldukları dışında birşey öğrenemedik.Başı boş çok köpek vardı,onlara yemek getirdiklerini söylediler.Gerçektende köpekler peşlerinden ayrılmıyordu.İnanmadık söylediklerine ama yapacak birşey yokdu maalesef.
Viyadük ün oraya gittik ve setlerin üstünden tekrar göle baktık.Bol Kuğu görürüz diyorduk ama maalesef olmadı.Bol Kuğu ve Suna gördüğümüz yerde nerdeyse hiç kuş yoktu.Bol miktarda karabaş martı vardı.2 saate yakın orada kaldık ve Bahsayiş seddesine doğru yola çıktık.Heryer su doluydu.Ama kuş azdı.Orada da kayıtlarımızı atdıkdan sonra arabaları bıraktık ve içerilere doğru yürüdük.Tren yolunun arkasına ormanlık alana doğru aktık.Geri dönmeye karar verdiğimizde havada artık yağmaya başlamışdı.
Çok avcı vardı ama nasıl avcılar.Sığırcıklara ateş eden,martılara ateş eden avcılar.Tren yolunun kıyısındaki sulak alanda bir karabatak gördük muhtemel bu avcıladan biri tarafından vurulmuş kanadı kırık.Telaşlı telaşlı yüzüyordu.Belli bir daha uçamayacak.4 kuğu gördük gözlemin sonuna doğru ve onları gizli uzak bir yerde yere inmiş olarak teleskopla gözlemleyebildik.Söylenene göre onlarada ateş ediyor bu avcılar.Hayvan ateş sesinden uzak yere iniyor,korunmak için.Bunların yüzünden birgün gelmez olacaklar sanırım.Gözlem bittiğinde saat 16.35 e geliyordu.Eve geldiğimde nerde ise 19.00 dı saat.Tatlı bir yorgunluk vardı üstümde.Çok rüzgardan sanırım gözlerim sanki kum doluymuş hissi ile yanıyordu.
Huzurlu ve tatlı bir uyku çektim sabaha kadar.Yine pıt diye uyanıp kalktığımda gözlerimdeki o acı kaybolmuşdu.

Ağaçlarda şaşırmış benim Küçük Kumru gibi,hatta aşık Güvercinlerim gibi;bir çift var apartman havalandırmasında,çiçeğe gelmiş Dışbudaklar.Geçen haftalarda hava bahar gibiydi.Herşey şaşırdı.Biraz işime yaradı desem yalan olmaz.En azından bahçenin yarısı bitti.Hazır çimimizi serdik.Şimdi iyi hava bekliyoruz ,soğuk olması sorun değil ısalk olmaması yeter.Yapmakda olduğum bahçedeki birçok bitki çiçeklendi.Çiçekler keyifsiz olacak bitkilerde.Ama kuşların yavruları bu havada çıkarmı onu bilmiyorum.Kumrular geçen sene zamanında 2 adet torun verdi bana balkona gelip konananların sayısı dörde çıkmışdı bir ara.Sonra o yavrular kayboldu.Sanırım ebeveynleri tarafından kovuldular.Bakalım çıkanlar ne olacak?
Yuvayı rahatsız etmemek için fotoğraflarını çekmiyorum.Benimkilerin yuvası güzel.Özenerek yaptılar da bakım yaptığım bir şirketin saksısına hiç yuva yapmadan direk çiçeklerin arasına yumurta bırakan Küçük Kumru nasıl yavru çıkartacak onu merak ediyorum asıl.